Hattat Es-Sadr Mir Ali Şir Nevai,Herevidir.
Türklüğün Çağatay sahasındaki bu büyük bilgin ve devlet adamı 844’de Herat’ta doğmuştur. Babası Timur’un meliklerinden Sultan Ebû Said’in veziri Kiçkine Bahşi’dir. Ali Şîr Nevâî’nin kendi ifadesine göre ailesi yedi göbekten beri Barlas emirleri Timur ve oğulları, özellikle de Ömer Şeyh Mirza ve oğlu Baykara'nın hizmetinde bulunmuşlardır. Ali Şîr Nevâî’ye ilk eğitimini babası verdi. Daha sonraki eğitimine Horasan ve Semerkant’ta devam etti. 13, 14 yaşlarında hem Farsça hem de Türkçe şiirler yazmaya başlamıştı. Sultan Hüseyin Baykara ile okul arkadaşı idi. Sultan Hüseyin Baykara, Herat’ta yönetimin başına geçince, sözleştikleri gibi Ali Şîr Nevâî’yi aradı. Onun Semerkant’ta olduğunu öğrendi ve Maveraünnehir meliki Ahmed Mirza’ya bir mektup yazarak Ali Şîr Nevâî’yi kendisine göndermesini istedi. Ali Şîr Nevâî, Ahmet Mirza’nın adamları tarafından Herat’a götürüldü. Sultan Baykara onu önce mühürdar yaptı. Daha sonra vezirlik görevine tayin etti. Görevi sırasında bol bol kitap okumak , ilim çevreleriyle sohbet etmek ve araştırma yapmak imkanı bulan Ali Şîr Nevâî, bir süre sonra yaptığı işten sıkılmaya başladı. İstifasını Hüseyin Baykara’ya sunduysa da kabul edilmedi. Aksine Esterebad Valiliği’ne tayin edildi. Ali Şîr Nevâî, valilik görevinde fazla durmadı ve 1490 yılında ayrıldı.Valilik görevinden ayrıldıktan sonra bilim ve sanat konularında yoğunlaşan Ali Şîr Nevâî, 906 yılında doğduğu şehir olan Herat’ta vefat etti.Ali Şîr Nevâî, Türkçe'nin bugün Çağatayca olarak adlandırdığımız yazı diline kendi adını verdiren ve kaynaklarda bu dilden , "Nevâî Dili", "Nevâî Tarzı" diye sözettiren büyük bir sanatkârdır. Bu özelliğiyle de dünyada tektir. Onun dışında dünyada hiçbir dil, bir şairin adıyla anılmaz. Türklerin İlk Rönesansı’nı yaşadıkları XV. Yüzyıl Heratı’nda olağanüstü bir çaba gösteren Nevâî, bu Rönesans’ın gerçek mimarlarından birisidir. Onun en büyük başarısı ise öncelikle Türkçeyi şiir dili olarak kabul ettirmesi, ardından da XVI. Yüzyılın sonuna kadar olan dönemde en çok örnek alınan şair olmasıdır. Hatta sırf onun eserlerini daha iyi anlayabilmek için Farsça ve Osmanlıca sözlükler bile hazırlanmıştır.Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazan Ali Şîr Nevâî bu sebeple Züllisaneyn ismiyle de tanınır ancak Ali Şir Nevai Arapçayı da çok iyi öğrenmişti. Meşhur ilim adamlarından Molla Cami, onun şiir arkadaşlarındandır. Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, Muhâkemetü’l-Lügateyn adlı kitabında Türkçe ile Farsça’yı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçe’nin üstünlüğünü savunmuştur. Ali Şîr Nevâî, bu kitabını Türkçe’yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere ithafen yazmıştır. Ali Şîr Nevâî, Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevâî, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fanî mahlaslarını kullanmıştır. Ali Şir Nevai’nin dördü Türkçe, biri Farsça olmak üzere beş divanı vardır. Türkçe divanlarının genel adı Hazain-ül-Maani’dir. Türkçe divanlar, sırasıyla;1) Garaib-üs-Sıgar: Çocukluğunda yazmış olduğu şiirlerden meydana gelmiştir.
2) Nevadir-üş-Şebab: Gençliğinde yazdığı şiirleri ihtiva etmektedir.
3) Bedayi-ül-Vasat: Olgunluk devresine ait şiirleri bu eserde toplamıştır.
4) Fevaid-ül-Kiber: Yaşlılığında söylemiş olduğu şiirlere ayrılmıştır.
Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse’si ile Türk edebiyatına ilk hamse yazan Ali Şîr Nevâî’nin divanlarından hariç 18 eseri daha vardır.Bunlar sırasıyla şunlardır:
1) Hayret-ül-Ebrar: İslam ahlakı, tasavvuf, iman, adalet, doğruluk, ilim, cehalet, yiğitlik, edeb gibi konular üzerine yazılmış, manzum makale ve hikayelerden müteşekkil bir mesnevidir.
2) Ferhad ve Şirin.
3) Leyla ve Mecnun: Nevai’nin üçüncü mesnevisidir. Bu mesnevi, Nizami’nin ve Hüsrev-i Dehlevi’nin izinde yazılmış olmakla beraber, olayların psikolojisi, tasviri ve sosyal hayat içinde işleyişi bakımından tamamiyle orijinal, milli ve mahalli bir eser görünüşündedir. Hikayede şahısların ve olayların tasviri, kelimelerle yapılan bir tablo halinde, adeta Orta Asya hayatını ortaya sermektedir.
4) Seb’a-i Seyyare: Bu mesnevi, meşhur Sasani Hükümdarı Behram-ı Gur’un hikayesidir. Daha çocukken babası tarafından Medain’den çıkarılan ve babasının ölümünden sonra çıkan taht kavgaları arasında, bir ordu ile Medain’e gelerek hükümdar olan Behram-ı Gur’un yaptığı savaşlar, av maceraları bu mesnevinin mevzuunu teşkil etmektedir.
5) Sedd-i İskenderi: Bu mesnevi, Zülkarneyn aleyhisselamın hayatını, fetihlerini, kahramanlıklarını ve adaletini anlatan bir İskendernamedir. Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse’si ile Türk edebiyatında ilk hamse yazan da Ali Şir Nevai’dir.
6) Lisan-üt-Tayr: Büyük alim Feridüddin-i Attar’ın Mantık-ut-Tayr’ına nazire olarak yazılmış, 3500 beytten meydana gelen tasavvufi bir eserdir.
7) Muhakemet-ül-Lügateyn,
8) Mecalis-ün-Nefais: Bu eser, Türk edebiyatında ilk defa Ali Şir Nevai tarafından yazılan bir şairler tezkeresidir ve pek çok şair tarafından örnek alınmıştır.
9) Mizan-ül-Evzan: Türkçe olup, bu eserde, Orta Asya Türk nazım şekilleri hakkında bilgiler ve örnekler verilmektedir.
10) Nesaim-ül-Mehabbe: Orta Asya’da yaşayan velilerin hayat ve menkıbelerini anlatan bir Tezkiret-ül-Evliya’dır. Tasavvufun Türkler arasında nasıl karşılandığı, büyük velilerin Türklerden nasıl saygı ve sevgi gördüğü, Türk tasavvufu hakkında bilgiler veren bu eserde, özellikle halk psikolojisi bakımından önemli çizgiler vardır.
11) Nazm-ül-Cevahir (Türkçe),
12) Hamset-ül-Mütehayyirin,
13) Tuhfet-ül-Müluk (Farisi),
14) Münşeat (Türkçe),
15) Sirac-ül-Müslimin,
16) Tarih-ül-Enbiya (Türkçe),
17) Mahbub-ül-Kulub fil-Ahlak,
18) Seyf-ül-Hadi ve Rekabet-ül-Münadi.

Hattatlar Ansiklopedisine hoş geldiniz/Welcome to Encyclopedia of Islamic Calligraphers. Aklam-ı sitte'ye gönül verip aşkını anlatmaya çalışan tüm hattatlarımıza teşekkür ederiz.Amacımız bilinen olduğu kadar tarihte kaybolup gitmiş olan kayıtlarda bulunmayan kalem aşıklarını araştırmak ve onları günyüzüne çıkarmaktı,Sayfayı ziyaret edenlerden ricam yanlışlarım için beni bağışlasın ve uyarsın.MUSTAFA ÜZEL ARAMA BÖLÜMÜ SOL ÜST KÖŞEDEDİR
7 Mayıs 2016 Cumartesi
Hattat Es-Sadr Mir Ali Şir bin Kiçikine Bahadır,Mir Ali Şir Nevai,Herevi,Herat
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder