12 Aralık 2015 Cumartesi

Hattat Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi Koca Nişancı,Tosyevi

Hem tarihî ve ilmî eserleriyle, hem de Osmanlı kanunnamelerinin düzenlenmesindeki unutulmaz hizmetleriyle tanınıp "Koca Nişancı" diye şöhret bulan Mustafa Çelebi Tosyalı olup,  "Celâlettin Efendi" ve "Kadı Celâl" diye tanınmış olan Kastamonulu bir hattatın oğludur. Doğum tarihi belli olmayan ve memleketinde biraz öğrenim gördükten sonra İstanbul'a gidip Sahn Medresesi'ne girerek öğrenimini tamamlayınca Arapzade'den mülazim olan fakat müderrislik yolunu tutmayan Celâl-zâde Mustafa Çelebi, yazısının güzelliği ve kâtiplik mesleğindeki üstün becerisi dolayısıyla önce Pir Paşa'ya tezkireci olmuş, sonra da Yavuz Sultan Selim'in divan kâtipliğine getirilmiştir. Dîvân-ı Hümayun'da kâtipliğini yapan Celâl-zâde'ye Yavuz'un bazı mahrem emirlerini yazdıracak kadar çok güvendiği ve gerektiğinde kendine arzettiği bazı önemli mütalaalarını kabul ettiği bilinmektedir. Kanuni zamanından itibaren yıldızı parlamaya başlayan Celâl-zâde, onun tavsiyesiyle divan işlerinde acemi olan Sadrazam İbrahim Paşa'ya tezkireci olmuş, paşanın bütün işlerinde yardımcılığını yapmış, beraberinde Mısır'a gitmiş ve dönüşte 1525'te reisülküttaplık gibi çok önemli bir göreve getirilmiştir. On sene sonra 1535'te Bağdat Seferi sırasında Nişancı Seydi Bey'in vefatı üzerine onun yerine "Nişancı" tayin edilmiştir. Üç yıl bu görevde kaldıktan sonra Rüstem Paşa'hın hor görmesi sebebiyle, çok yorulduğunu ileri sürerek emekliliğini istediği için müteferrika başılık ve tam maaşla emekli edilmiştir. Çeşitli kaynaklarda "Bey, "Paşa, "Koca Nişancı" sıfatlarıyla anılan Celâl-zâde Mustafa Çelebi bundan sonra Eyüp Nişancısı'ndaki köşküne çekilip daha önce yazmaya başladığı ilmî eserlerini tamamlamaya çalışmış, Zigetvar Seferi sırasında Sultan Süleyman'ın ısrarıyla yine nişancı tayin edilerek İstanbul'dan getirtilmiş, fakat otağına girdiğinde Muhteşem Süleyman diye tanınan bu ünlü hükümdarın na'şıyla karşılaşmıştır. Ahlâken mazbut ve olgun bir kişiliğe sahip olan Celâl-zâde, yetenekli olanları deneyimlerini aktarmak suretiyle yetiştirmeyi de kendisine bir görev bilmiştir. 1567'de vefat etmiş, vefat tarihim Deli Kadı “İlâhî rahmet eyle Mustafâ'ya مصطفايه ايله رحمت الهى” (975/1567) mısraıyla ifade etmiştir. Eyüp'te yaptırdığı caminin haziresine, kendisinden önce vefat etmiş olan ağabeyi Salih Çelebi'nin yanına defnedilmiştir.

Tuhfe-i Hattatin S.525

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder