11 Aralık 2015 Cuma

Hattat Celalzade Salih Çelebi Salih bin Celal

Osmanlı devleti zamanında Anadolu’da yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimi ve devlet adamı. İsmi, Molla Sâlih bin Kâdı Celâl er-Rûmî olup, meşhûr kadılardan Mevlânâ Celâl’in oğludur. 899 (m. 1493) senesinde Volçitrin’de doğdu. Doğduğu zaman, babası Volçitrin kadısı idi. 973 (m. 1565) senesi Rebî’ul-evvel ayında vefât etti. Eyyûb Sultan Nişancası’nda, birâderi Mustafa Çelebi’nin yaptırdığı câminin bahçesinde, yol kenarında defnedildi.Celâl-zâde Sâlih Çelebi, medrese tahsîlini tamamladıktan sonra, İstanbul’da İbn-i Kemâl Paşa’nın derslerine devam etti. Meşhûr hattât Şeyh Hamdullah’dan hat san’atını öğrendiği için, yazısı çok güzeldi. Bir taraftan ders okuyup, bir taraftan da hocası İbn-i Kemâl’in ba’zı eserlerini temize çekerdi. 926 (m. 1520) senesinde Kanunî Sultan Süleymân pâdişâh oldu. Celâl-zâde, İbn-i Kemâl’in yanından ayrılarak, Pâdişâh’in hocası Hayreddîn Efendi’ye talebe olarak kaydoldu. Aynı sene mülâzemete (stajyerliğe) nail olarak, Edirne’deki Sirâciyye Medresesi’ne müderris olarak ta’yin edildi.Sâlih Çelebi emekliye ayrıldıktan sonra, Eyyûb Sultan’da birâderi Mustafa Çelebi’nin konağının yanında bir ev alarak, orada yaşamaya başladı. Ziyâretine gelenlerle ve talebeleriyle sohbet ederek ve ilmî mütâlâalarda bulunarak tatlı bir ömür sürdü. Eser te’lîf etmeyi de bırakmadı. Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın Şehzâdesi Bâyezîd’in emriyle, Cemâleddîn Mehmed Avfî’nin, Büyük Selçuklu Devleti’nin veziri Nizâm-ül-mülk adına Farsça olarak yazdığı “Cevâmi’ul-hikâyât ve levâmi-ur-rivâyât” adındaki, târih ve ahlâka dâir eserini Türkçeye çevirdi. Bu eseri çok beğenen Şehzâde Bâyezîd’in; “Muradı ve meramı ne ise arzetsin!” diye haber göndermesi üzerine, Celâl-zâde Sâlih Çelebi, talebeleriyle bir arada bulunmak ve eser te’lîfine devam etmek arzusu ile Eyyûb Sultan Medresesi müderrisliğine ta’yin edilmesini rica etti. Ricası kabûl edilerek, tekrar müderrisliğe ta’yin edildi. Bu görevde üç sene kaldı. Gözlerine perde indiğinden, 969 (m. 1561) senesi Safer ayında bu görevden affını istirhâm ederek emekliye ayrıldı.Tezkire sahibi Âşık Çelebi, Sâlih Çelebi’nin mu’îdi (yardımcısı) Çorlulu Hatmi Çelebi vâsıtasıyle Celâl-zâde ile görüşmüş ve yüksek fazileti hakkında medh ve senada bulunmuştur. Sâlih Çelebi’nin “Sâlih” ve “Salâhı” mahlasıyle şiirlerini içine alan bir dîvânı vardır. Nesir vadisindeki kalemi şiirlerinden üstündür. Nesirlerinde daha sâde bir kalem kullanmıştır. Hüsn-i hattı, gençliğinde Amasyalı Şeyh Hamdullah’dan almıştır.Eserleri: 1- Belgrat Fetihnamesi, 2- Rodos Fetihnamesi, 3-Târih-i Budin, 4- Târih-i Sultan Süleymân, 5- Fîrûz Şah menâkıbı tercümesi. 6- Târih-i Mısır, 7- Kitab-ül-muhtasar fî ahvâl-il-beşer, 8- Cevâmi’ul-hikâyât ve levâmi-ür-rivâyât, 9- Leylâ ve Mecnûn manzûmesi, 10- Dürer-i nesâyıh, 11-Miftâh şerhi haşiyesi, 12- Mevâkıb şerhi haşiyesi, 13- Vikâye şerhi haşiyesi, 14- İslâh-ül-İzâh haşiyesi, 15-Tagyîr-üt-tenkih” adlı esere talikâü. 16- Münşeât, 17- Dîvân.İSLAM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

Hattatın Leipzig Üniversitesi'nde B.or.012 numarada kayıtlı olan Sultan Süleyman Tarihi adlı kitabının bazı sayfaları ektedir.Mustafa ÜZEL












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder